16 Ağustos 2012 Perşembe

HZ HAMZAYI OLDUREN VAHSININ MUSLUMAN OLUSU



Hazreti Hamza'yı şehit eden Vahşî'nin Müslüman oluşu Vahşî, Hazreti Hamza'yı şehit ettikten sonra Mekke'ye döndü Mekke fethedilince de Taif'e kaçtı Taifliler de, İslâm'a girmek için Resûlullah'ın yanına gidiyorlardı Artık Vahşî'nin kaçacak yeri kalmamıştı

Kâinatın Efendisi, Vahşî'yi İslâm'a davet için haber gönderdi Vahşî ise Resûlullah'a şu cevabı iletti: "Ya Muhammed beni nasıl İslâm'a çağırırsın?! Allah'a şirk koşanlar, Allah'ın muhterem kıldığı bir canı haksız yere öldürenler, zina edenler günahlarının cezasını çekerler Kıyamette, o büyük duruşma gününde cezaları katmerli olur, azap ve zillet içinde ebedî kalırHâlbuki ben bunların hepsini yaptım Daha benim bir kurtuluşum olur mu?" Bunun üzerine Allah (cc) şu âyeti inzal buyurdu: "Ancak şu var ki dönüş yapıp iman edenler, güzel ve makbul işler işleyenler bundan müstesnadırAllah onların kötülüklerini iyiliklere, günahlarını sevaplara çevirir Çünkü Allah gafurdur, rahimdir" (Furkan, 25/70) Bunun üzerine Vahşî: "Ya Muhammed, 'Dönüş yapıp iman etme, güzel ve makbul işler işleme' çok çetin bir şarttır Bana kalırsa ben bu işin altından kalkamam"


Hemen ardından şu âyet nazil oldu: "Şurası muhakkak ki, Allah kendisine şirk oşulmasını affetmez, ama bunun altındaki diğer günahları dilediği kimse hakkında affeder" (Nisa, 4/48)


Yine Vahşî; "Yâ Muhammed, bu konuda görüşün nedir? Affetmek, Allah'ın hikmet ve iradesine bağlıdır Bilmiyorum; beni bağışlar mı bağışlamaz mı?" diye sordu Akabinde hemen şu âyet nazil oldu: "Ey Şanlı Nebî, sen şunu tebliğ et: 'Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz Allah, dilerse bütün günahları mağfiret eder Çünkü O, gafur ve rahimdir, çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur" (Zümer, 39/53}


Vahşî, tam istediği cevabı almıştı Derhal Müslüman oldu Bazı insanlar dediler ki: "Yâ Resûl! Biz de Vahşî'nin yaptığı gibi yapmıştık Aynı şartlar bizim için de geçerli mi?" Fahr-i Kâinat, "Bu şartlar bütün Müslümanlar için geçerlidir" buyurdular

HzHamzayı şehit eden vahşi"nin müslüman oluşu
Hz.Hamzayı şehit eden vahşi"nin müslüman oluşu
Hazreti Hamza'yı şehit eden Vahşî'nin Müslüman oluşu Vahşî, Hazreti Hamza'yı şehit ettikten sonra Mekke'ye döndü Mekke fethedilince de Taif'e kaçtı Taifliler de, İslâm'a girmek için Resûlullah'ın yanına gidiyorlardı Artık Vahşî'nin kaçacak yeri kalmamıştı

Kâinatın Efendisi, Vahşî'yi İslâm'a davet için haber gönderdi Vahşî ise Resûlullah'a şu cevabı iletti: "Ya Muhammed beni nasıl İslâm'a çağırırsın?! Allah'a şirk koşanlar, Allah'ın muhterem kıldığı bir canı haksız yere öldürenler, zina edenler günahlarının cezasını çekerler Kıyamette, o büyük duruşma gününde cezaları katmerli olur, azap ve zillet içinde ebedî kalırHâlbuki ben bunların hepsini yaptım Daha benim bir kurtuluşum olur mu?" Bunun üzerine Allah (cc) şu âyeti inzal buyurdu: "Ancak şu var ki dönüş yapıp iman edenler, güzel ve makbul işler işleyenler bundan müstesnadırAllah onların kötülüklerini iyiliklere, günahlarını sevaplara çevirir Çünkü Allah gafurdur, rahimdir" (Furkan, 25/70) Bunun üzerine Vahşî: "Ya Muhammed, 'Dönüş yapıp iman etme, güzel ve makbul işler işleme' çok çetin bir şarttır Bana kalırsa ben bu işin altından kalkamam"


Hemen ardından şu âyet nazil oldu: "Şurası muhakkak ki, Allah kendisine şirk oşulmasını affetmez, ama bunun altındaki diğer günahları dilediği kimse hakkında affeder" (Nisa, 4/48)


Yine Vahşî; "Yâ Muhammed, bu konuda görüşün nedir? Affetmek, Allah'ın hikmet ve iradesine bağlıdır Bilmiyorum; beni bağışlar mı bağışlamaz mı?" diye sordu Akabinde hemen şu âyet nazil oldu: "Ey Şanlı Nebî, sen şunu tebliğ et: 'Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz Allah, dilerse bütün günahları mağfiret eder Çünkü O, gafur ve rahimdir, çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur" (Zümer, 39/53}


Vahşî, tam istediği cevabı almıştı Derhal Müslüman oldu Bazı insanlar dediler ki: "Yâ Resûl! Biz de Vahşî'nin yaptığı gibi yapmıştık Aynı şartlar bizim için de geçerli mi?" Fahr-i Kâinat, "Bu şartlar bütün Müslümanlar için geçerlidir" buyurdular

-Vahşi(R.A.) mü'mindi,ve Hasan Basri(R.A) gibi bir tabiinin dilinde şu tebrik,şu takdirle anlatılıyordu
-"Ömer bin Abdülaziz gibi Hülefa-i Raşidinin beşincisi sayılan O büyük insan Vahşi'nin atının burnunda ancak bir toz olabilir" tebrikiyle anılıyordu.
-Buna rağmen onda derin bir mesuliyet duygusu vardı,Hamza'yı şehit etmiş,Uhud'un kaderinde tesiri olmuş ve sonrada müslüman olduktan sonra "bana görünme" ithabıyla ithablanmıştı
-Nihayet Yemame önüne çıkmıştı,Yemame çok çetin bir muhabere meydanıydı,burada inşallah ölürüm diyordu,Salim'in şehit olduğu yerde,Huzeyfe'nin doğrandığı yerde,Ebu Akil'in parçalandığı yerde Allah bana da nasip eder diye Yemame'ye kadar gitmişti
-Müseyleme'yi Allah karşısına çıkarmıştı,yalancı peygamberi,bu demirler içinde,tunç gibi insan Vahşi'nin karşısına çıkınca bir sahabi Allah düşmanı diye Müseyleme'yi işaret etmişti
-Hatırı olarak elinde taşıdığı paslı bir mızrak vardı,bu mızrakı 7-8 sene evvel göklerde Allah'ın Aslanı olarak yazılan Hz.Hamza'nın sinesine saplamıştı,hatırı olarak yanında bulunduruyordu
-O paslı mızrağın başka yapacağı bir iş daha vardı,Müseyleme'nin sinesine saplanacaktı,işte orada müseylemenin sinesine(Hocaefendi ağlıyor)....mızrağını vazifesini gördükten sonra başını yere koymuş "artık ya Resulallah sana görünebilirim mi" diyordu.
-Zira kafirken müslümanların en hayırlısı şehit ettim,müslümanken kafirlerin en şerlisini öldürdüm artık huzur-u risalet penahiye çıkabilirim mi diyordu
-Bilmem ki Vahşi'nin bu son vazifesini yapması,onun içinde mesuliyet duygusunu ,vazife şuurunu,işlediği cürmün ağırlığını çıkmasına vesile olabilmiş midir?
-Bu mevzuda kimse bize katii bişey söylemiş değildir,bizde bu mevzuda bişey bilmiyoruz.
-Belki vahşi Huzur-u Kibriya'ya giderken yine ağlıyordu
-Niye ağlıyordu
-Bir kul olduğu halde,bir kulun yapması gereken şeyleri yapamadığından ötürü ağlıyordu
-Allah'ı bildiği,tanıdığı halde,Allah'ı bildiren binlerce şeair,binlerce alamet,tarrakalarla O'nun mevcudiyetini ilan ettiği halde O bunu bilememiş,uzun seneler cürüm ve günah işlemiş,kirlenmiş,Allah'ın huzuruna giderken işte bunun ağırlığı altında gidiyordu.

-Resul-ü Ekrem(S.A.V) bakışıyla,edasıyla ona şu sözü söylemişti "sen amcam Hamza'yı şehit ettin, didik didik ettin,seni görünce amcamı hatırlarım,elimde olmayarak
hakim olmadığım kalbim sana kırılır,mümkünse bana seyrek görün demişti"
-İman içine girdikten sonra Resul-ü Ekrem(S.A.V)'den uzak kalmanın imkamı var mıydı? yoktu ama fermana da boyun eğmek icap ediyordu
-Vahşi 1-2 sene yaşadı,yaşadı amma Efendimiz(S.A.V) minberin bu tarafındaysa,o minberin öbür tarafından yüzüne bakıyor,tebessümünü yakalamaya çalışıyordu
Selam verirse dudaklarınde gezen kelimeleri yakalamaya çalışıyordu.
-Yaşadığı 2 sene zarfında Efendimiz'in artık bana görünebilirsin beşaretini,sözünü,teklifini duymamıştı.
-Birgün Kainatın Fahrı(S.A.V) vefat edip gidince,güneş batınca,Vahşi'nin içinde doğan güneş hepten gurup etmişti.
-Artık bütün dünyası zulmani bir keyfiyet almıştı,acaba bana mana aleminde artık gel diyebilir mi Resul-ü Ekrem(S.A.V) diye intizar ediyordu
-Muharebe meydanlarını kovalıyordu,vefat etsinde artık,bu ağır yükü sırtında taşımasın,Allah'ın huzuruna gitsin bunu düşünüyordu.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder