16 Ağustos 2012 Perşembe

HZ OSMAN KIMDIR


" Cennette her peygamberin bir dostu vardır. Benim de dostum Osman'dır." Hadis-i Şerif

DOĞUMU

* Hz. Osman, meşhur Fil Vak'ası'ndan 6 sene sonra; yani hicretten 47 yıl önce dünyaya gelmişlerdir.



BABASI:

* Affan b. Ebi'l-As b. Umeyye b. Abdi Şems b. Abdi Menaf 'dır



ANNESİ:

* Annesi, Erva binti Küreyz b. Rebia b. Habib b. Abdi Şems'tir.



NESEBİ:

* Ümeyyeoğulları ailesine mensup olan Hz. Osman'ın nesebi beşinci ceddi olan Abdi Menaf'ta Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile birleşmektedir -beşinci validesi (ninesi) Beyda-i Ümmü'l Hakim, Efendimiz'in halasıydı- .



KÜNYE VE LAKABLARI:

* Künyesi, "Ebû Abdullah'tır. Ona, "Ebû Amr" ve "Ebû Leyla" da denilirdi. Cahiliye dönemindeki "Ebû Amr" olan künyesi, Müslüman olduktan sonra Efendimiz'in kızı Rukiyye'den Abdullah isminde bir oğlu olunca 'Ebû Abdullah' diye değiştirilmiştir.



* Hz. Osman'ın lakabı, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in iki kızı ile evlendiğinden dolayı iki nur sahibi mânâsına gelen "Zinnureyn"dir.



ŞEMAİLİ VE AHLAKI:

* Hz. Osman (radıyallâhü anh), geniş omuzlu, yakışıklı,zarif endamlı, ince derili, esmer tenli, gür saçlıydı. Heybetli bir sakalı vardı. Bazen sakalını kınalardı. Hasan, onun saçlarının çok uzun olduğunu ve dirseklerini örttüğünü söyler. Yüzünde hafif çiçek hastalığı izleri vardı. İri kemikli, orta boyluydu.



* Hz. Osman, âlim, faziletli, abid, salih, kerim, halim ve selim, pek nâzik, son derece haya sahibi, cömert ve Kureyş indinde gayet sevilen bir şahıs idi. Allah'a hakkıyla itaatkârdır.



BAZI ÖZELLİKLERİ:

* Hz. Osman (radıyallâhü anh) Aşere-i Mübeşşere'dendir. Yani sağlığında cennetle müjdelenmiştir.



* Hz Osman (radıyallâhü anh) Rukkaya (radıyallâhü anhnha)'nın vefatından sonra Nebiyy-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Ümmü Gülsüm ile izdivâc etti. Ümmü Gülsüm (radıyallâhü anhnha)'nın vefatından sonra Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) "Ağlama Osman, Allah'a yemin ederim ki, yüz kızım olsa bunların biri öldükçe diğerini tek biri kalmayıncaya kadaar sana verirdim" demiştir.



* Resûlullah Efendimize(sallallahu aleyhi ve sellem) ahlâkta en çok benzeyen O'dur.



* 34 yaşına kadar cahiliyenin çirkinlikleri kendisinde görülmemiş, içki kullanmamış, iffet ve namusu ile tanınmıştı.



* Ticarî muameleleri çok dürüst olduğu için, halk arasında bu yönüyle meşhur olmuştur.



* İlk müslüman olan 5 veya 7 kişi arasındadır.



* Müslümanlığı kabul ettiği zaman amcası Hakem b. As'ın işkencesine maruz kalmış. Bir direğe bağlanmış, aç susuz bırakılmış. Buna rağmen sebat göstermiş "Allah'a kasem olsun. Bu dinden ayrılmayacak ve babalarımın dinine dönmeyeceğim." demiştir. Yılmaması üzerine amcası serbest bırakmıştır.



* Allah'a hicret eden ilk muhacir övgüsüne kavuşmuştur. O hicretiyle maddi olan herşeyi terkedip, evinin düzenini rahatını bozup sadece Allah için, İslâm için bu büyük fedakarlığı yapmıştı.



* Lut (sallallahu aleyhi ve sellem)'dan sonra ehliyle hicret eden ilk zâttır. Bu ümmet işinde ailesi ile ilk hicret eden Hz. Osman (radıyallâhü anh)'dır.



* Necâşî'yi selamlarken oranın adetine göre eğilmesi gerekirken eğilmemiş. "Ben Allah'dan başkasına başımı eğmem" diye cevap vermişti.



* Muâhat (kardeşleştirme) hadisesinde Hassan b. Sabit'in kardeşi Evs b. Sabit ile kardeş ilan edilmiştir.



* Medine'ye hicretinden sonra Rûme Kuyusunu satın alıp, müslümanların istifadesine sunması "sebil" anlayışı ve uygulamasının öncüsü olmuştur.



* Hz. Osman (radıyallâhü anh) Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) vahiy kâtiplerindendi. Kendisi çok muktedir bir hattat, çok kuvvetli bir hatip idi.



* Hasan-ı Basrî'den rivayet edildiğine göre kapalı kapılar ardında bile elbiselerini çıkartmaktan çekincek kadar haya sahibi idi.



* Bir rekkate Kur'ân-ı Kerim'i hatmettiği veya gecenin hepsini Kur'ân okuyarak ihya ettiği ifade edilir.



* Kölesinin dahi hakkını ihmal etmez, "...kulağını çekmiştim, sıkı çek yavrum..." diyecek kadar sosyal adaletin temsilcisidir.



* Hz. Rukayye (radıyallâhü anhnha)'nın hastalığı üzerine Rasûl-i Ekrem'in emir ve müsadeleriyle Bedir Gazâsına iştirak edememişti. Bununla beraber Allah Rasûlu (sallallahu aleyhi ve sellem) kendisine "Sen kalbinin temizliği, hissiyatının necâbeti dolayısıyle gazâya iştirâk ecrini de kazanacaksın" demişti.



* Rasûl-i Ekrem, H.4 yılında Zatürrika' gazasına çıktığı zaman Hz. Osman'ı (radıyallâhü anh) Medine'de kaim-i makam olarak bırakmıştır. Bunu takip eden tüm gazalara iştirak etmiştir.



* Hudeybiye Muselahası esnâsında ehl-i İslam tarafından Kureyş'e sefir gönderilmiştir. Kureyş, kendisinden önce gönderilen elçiyi öldürmeğe teşebbüs etmiş, sonrasında da elli adam göndererek ashabın huzurunu kaçırmıştı. Can güvenliği olmayan bugörevi yerine getirmek üzere yola çıktı. Mekke de öfkeli kalabağın, geçmişine saygısı sebebiyle öldürmeyip tek başına tavaf edebileceğini söylemesine rağmen "Resûlullah tavaf etmedikçe ben de etmem" sözüyle karşılık verdi. Sonra hapsedildi. Şehit edildiği şâyi' olunca maşhur Bey'atü'r-Rıdvan beyati alınmıştı. Hz. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) "Allahım bu benim elim, bu da Osman'ın eli. Benimle biat ediyor" diyerek Hz. Osman'ın yerine biat etmiştir.



* Tebük Gazâsında İslam Ordusu'nun (ki 30.000 kadardı) üçte birini yalnız başına techîz ederek silahlandırmıştı. Bundan başka, Rasûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) 1000 deve satın alabilmek için 1000 dinar vermişti.



* Hz. Ebûbekir devrinde kıtlık yaşandığı sırada 1500 dirhemden daha fazla fiyat biçilen gıdayı sadece Allah rızası için infak etmiştir.



* Hz. Osman (ra), hayatının hiçbir döneminde halife olmayı düşünmemiştir. Hz. Ebû Bekir'in son anlarında, halifenin kendinden sonra yerine bırakacağı adayı tesbit eden belgeyi kaleme alan Hz. Osman, isme sıra geldiği an, Hz. Ebû Bekir'in bayılması karşısında belki bir daha ayılamaz da bir fitne ve kargaşaya sebebiyet verir endişesi ile kendiliğinden Hz. Ömer'i oraya yazmıştır. Hz. Ebûbekir ayılınca onaylamıştır. Bu olay bile Hz. Osman'ın hilafet makamına karşı bakış açısını göstermeye yeter.



* Vergilerini ödemeyenlere asker sevkine karar vermiştir.



* Hilafete seçilmesi Hz. Ömer'in kurduğu şuranın başkanı Abdurrahman b. Avf (radıyallâhü anh) kamuyoyu yoklaması sonuçlarına göredir. İstişare, komutan, genç, yaşlı, kadın, erkek, mukîm, seyyah, bedevi... herkesinin fikri sorulmuştur. Halkın çoğunluğunun isteği ve Hz. Osman'ın (radıyallâhü anh) şartları tereddütsüz kabulü ile bu göreve gelmiştir. Kendisine ilk biat eden Hz. Ali'dir (radıyallâhü anh).



* Hilafet maaşı olarak bir tek kuruş dahi almadı.



* Yakın akrabası ve kavmine ihsanı bol idi. Bu ihsanı yaparken beytü'l-mâldan hiçbir şey vermeyip, kendi öz servetinden yapıyordu.



* Açları doyurmayı, susuzları suya kandırmayı, (Kur'an Okuma), çıplakları giydirmeyi ver geceleri uzun uzun namaz kılmayı çok severdi.



* Halka en kıymetli yemekleri yedirir, kendisi evinde sirke ve zeytinyağı ile iktifa ederdi. Kendisi son derece sade yaşar, dört beş dirhemlik elbise giyer. Elbisesini yastık yapmış, çakılların üzerinde uyuduğu ve yıllar önce dostunun sırtındaki hasır izlerine benzer izler üzerinde görülürdü.



* Kapalı bir yerde tek başınayken dahi haya sahibiydi. Allah Resûlu'nun ifadeleri içinde melekler dahi kendisinden haya ederdi.



* Çok utangaç ve sakin yapılı olmasına, öne çıkmaktan ve tanınmaktan hoşlanmamasına rağmen isyancılar üzerine gidilmesinde, fetihlerde ve deniz sallallahu aleyhi ve sellemaşları konusunda kararlı ve ilerlemiş yaşına rağmen gençlerden daha gençti.


* Kabir ziyaretlerinde sakalı ıslanıncaya kadar ağlardı.


* Hz Osman'ı (radıyallâhü anh) akrabalarına idarecilik vermesiyle suçlamışlardır. Fakat Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Osman'ın sülalesi olan Emevilere idarecilik veriyordu. Ondan sonra gelenler de buna devam ettiler. Kureyş kabileleri arasında Emeviler kadar Peygamber(Sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından idarecilikler verilmiş başka bir kabile görmüyoruz. Zira bunlar hem sayıca çoklardı, hem de şerefli insanlardı. Bu durum, Hz. Osman'ın o zaman şartlarını nazara alarak yaptığı idari bir içtihaddır. Halife ve emirin, idarecileri seçerken dikkate aldığı bazı hususlar vardır ki, herkesi bu konuda ikna etme ve her zaman takva yönünü tercih etmeye gücü yetmez. Mevzu bahis edilen diğer konularda bunun gibidir. İslam Tarihine dair ulemanın kabulune mazhar olmuş eserler bunları güzelce açıklamıştır.



* Halife olduğu dönemde ashab-ı kiram'ın bir kısmının sallallahu aleyhi ve sellemaşlarda şehit olduğu , bir kısmını tebliğ için uzak diyarlara gittiği ve kaderin sevkiyle sahabe döneminin sonuna doğru gelindiği bir dönemdir. Yahudi dönmesi İbni Sebe ve taifesinin ve fethedilen bölgelerdeki hainlerin komloları ile fitne fesad ortamının ortaya çıkmasına rağmen sahih İslam itikadı başta Hz. Osman ve Hz. Ali olmak üzere sahabe-i kiramın (radıyallâhü anhnhum) cehd ve gayretiyle Allah'ın lütfuyla günümüze kadar gelmiştir.



* Hilafetten vazgeçmesi için kendisine baskı yapıldığı zaman kötü bir çığır açmamak için Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) tavsiyesini de gözeterek ("Osman, Allah sana bir gün bir gömlek giydirir de münafıklar da onu senin üzerinden almaya kalkışırlarsa, hiçbir zalim için onu çıkarma") bunu kabul etmemişti.



* Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Osman'ı üzerine gelecek belâlar ve düçâr olacağı felâketler üzerine cennet ile tebşir eylemiştir. Uhud dağındayken de şehit olacağını müjdelemiştir.



* Şehit düşmeden önce "Onlar öyle kimselerdir ki halk kendilerine: "Düşmanlarınız olan insanlar size karşı ordu hazırladılar, aman onlardan kendinizi koruyun." dediklerinde, bu tehdit onların imanlarını artırmış ve "Hasbunallah ve ni'me'l-vekil" "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!" demişlerdir." (Al-i İmrân-173) ayetini okuyordu.



* Bir gece Hz. Osman (radıyallâhü anh), rüyasında Rasûl-i Ekrem'i (sallallahu aleyhi ve sellem) ve Hz. Ebûbekir ile Ömer'i (radıyallâhü anhnhum) görmüş, Rasûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) ona: "Hep oruçluyuz, iftara seni bekliyoruz." demişti. Bu rüyadan sonra Hz Osman uyanmış, son deminin yaklaştığını anlamıştı. Ertesi günü Cuma idi. Oruca niyet etti. Bütün gününü ibadet ve Kur'an-ı Kerim tilavetiyle geçirdi. Bu gün için ikindi ile akşam arasında Hz. Osman (radıyallâhü anh) şehit edilmiştir.



YAPTIĞI YENİLİKLER:

* Hz. Osman'ın (radıyallâhü anh) gerçekleştirdiği büyük ve tarihi hizmetlerden birisi ve en mühimi şüphesiz Kur'an-ı Kerim nüshalarının çoğaltılması işidir.


* İslâm askerinin 10 dirhem olan maaşını 200 dirheme çıkarttı.


* Ramazan gecelerinde her müslümana verilen birer dirhemi artırdı. Ayrıca Mescid-i Nebi'de ibadet edenler, i'tikâf'ta bulunanlar, Allah yolunda yolculuk yapalar ve miskinler için de hiç yerden kalkmayan sofra kurdurdu.



* Cuma günleri okunan ezandan önce bir ezan daha okunmasını ictihad etti.


* Hz. Peygamber'(sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında ve ilk iki halife zamaninda sadece buna değil, diğer bütün vergilere zekat deniyordu. zekatla, diğer zekatları birbirinden ayırdı. Müslümanlar bizim bugün anladığımız zekatı bizzat kendileri, fakirlere vermeleri kararını aldı. Bunda sınırların genişlemesi de etkiliydi.


* Mescid-i Nebevî'yi genişletti.


* Hz. Ebûbekir (ra.) minberde Resûlullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) bir basamak aşağıda, Hz. Ömer de (radıyallâhü anh) Hz. Ebûbekir'den (ra.) bir basamak aşağıda dururdu. Hz. Osman (radıyallâhü anh) bu kaideyi bir zaman sonra kuyu kazıp içinde hutbe okumak icab edecek diyerek devam ettirmeyip, Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) durduğu basamakta durmuştur.


* İslam donanmasının ilk seferine izin vermesi. İslam donanmasının 500'ü aşkın gemiye sahip Bizans donanmasını mağlup etmesi.


* Eyalet sistemi kökleştirildi.


* İslam ülkesi mülkî ve idari olmak üzere iki sisteme ayrıldı.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder