Hayatın dağdağasında kaçımız dağılmaktan korunabiliyoruz ki? Aklımız dağılıyor Düşüncemiz dağılıyor Duygularımız dağılıyor En beteri hayatımız dağılıyor İç bütünlüğümüzü kaybediyoruz Yani, kendimizi kaybediyoruz Kendimizi kaybedince, insanı da, hayatı da, eşyayı da kendi bütünlüğü içinde göremiyor, okuyamıyor, algılayamıyor ve anlayamıyoruz Tut bizi ey oruç!
Parçanın parça olduğunu gözden kaçırıyor, parçayı bütün sanıyoruz Parçayı bütün sanmak, hem parçaya hem bütüne haksızlık oluyor Zira parçadan bütünün rolünü üstlenmesini bekliyoruz Parça bu ağır yükü kaldıramıyor
Sonuçta, parça ile bütün arasındaki kopmaz ilişkiyi gözden kaçırıyoruz Varolan irtibatı dağılan ve dağıtan tasavvurumuzla biz koparıyoruz Parçayı parça olarak görseydik parçanın altında ezilmeyecek, parçadaki olumsuzluğa takılıp bütündeki güzelliği fark edecektik Parçada “şer” gibi görünenin bütünde “hayır” olduğunu anlayacaktık Parçada zeval suretinde tecelli edenin bütünün kemalinden kaynaklandığını fehmedecektik Bu yüzden gündelik yaşıyoruz Günü yaşamakla gündelik yaşamak arasında sera ile süreyya arasındaki fark kadar fark var Gündelik yaşamak, “mutlak zamanı” (dehr) gözden kaçırmak demek Gündelik yaşamak, zamanı aşan bir zamanın olduğunu fark etmemek demek Gündelik yaşamak, organizmaya teslim olup ruhu teslim almaya kalkışmak demek Arif “vaktin çocuğu”dur, “günün çocuğu” değil Gündelik yaşayanlar, hayatı kendi bütünlüğü içinde göremezler
Hayatı kendi bütünlüğü içinde göremeyen, hayatın çok mertebeli bir hakikat olduğunu, kendi yaşadıkları hayat basamağının, birçok mertebeden sadece biri olduğunu fark edemezler Yaşadıkları mertebeyi hayatın bütünü sanırlar Parçayı bütün sanan herkes gibi cezalandırılırlar Cezaları, bir ömrü bir gün kadar bereketsiz yaşamaktır Gündelik yaşayanlar, zamanın esiri, hatta oyuncağı olurlar Esirin ruhu var, oyuncağın ruhu yoktur Günün getirdiklerine maruz kalırlar Git gide günlükten anlık yaşamaya geçerler
Kendilerine bakteri muamelesi yaparlar Tepkileri, sevgileri, aşkları, nefretleri, ilgileri, dikkatleri, rikkatleri, iradeleri, sevinçleri ve hüzünleri anlık veya günlüktür İşte bir ömrü bir gün kadar bereketsiz kılmanın formülü budur Kur'an, bu tiplerin ahiretinden bir pencere açarak şu diyalogu nakleder: - Dünyada ne kadar kalmıştınız? - Bir gün ya da bir günün yarısı kadar? İşte bereketsizlik dediğim şey de bu Bir ömür yaşayacaksınız, ama bir gün kadar bereketsiz geçecek Peki, bunun tersi de mümkün mü?
Elbette, bir günü-geceyi bir ömür kadar bereketli yapmak mümkündür İşte Ramazan, bize bir geceyi bir ömür kadar bereketli yapmanın formülünü sunan ilahi bir imkândır Ramazan bize dağılmışımızı toplamak için gelir Başta kendimizi toplamayı öğretir Aklımızı, duygu ve düşünce dünyamızı, ruh ve hatta bedenimizi toplamayı öğretir
Ramazan bize parçamızı bütünlemek için gelir Parçaladığımız hakikatin hakikat olmaktan çıktığını öğretir Mukayyet zamanı mutlak zamana dikmemiz için elimize bir gök iğnesi tutuşturur Nasıl ki namaz dünya astarını ahiret atlasına günün beş yerinden dikme talimiyse, oruç da bunun yıllık talimidir Ramazan bize unuttuklarımızı hatırlatmak için gelir Başta kendimizi unuturuz
Ramazanın en çok hatırlattığı da kendimizdir En büyük amacı ise “şahit olan ben” idraki inşa etmektir Şahit olan ben, şehadet kelimesini sadece diliyle okumaz, varlığıyla okur Sadece okumakla kalmaz, kelime-i şehadet onun varlığında okunur O artık hem okuyan, hem okunandır Hem şahit olan, hem şahit olunandır Kendisi bu mübarek kelimenin yazılı olduğu fiili ve aktif bir levha olur İşte o zaman her bir hücresi şu gerçeği haykırır: Biz bu cihana sahip olmak için değil, şahit olmak için geldik Ramazan bize kaybettiklerimizi buldurmak için gelir En çok kaybettiğimiz de kendi benliğimizdir Sahi, kendini kaybeden neyi kazanır ki? “Ben” demeyi hak edecek bir ben idrakine ulaşmayanın “benim” demesi ne kadar da gülünçtür Böyle birinin “benim” dediği hiçbir şey gerçekte kendinin değildir O yoktur ki, onun olsun İşte onun için hakikat şudur: Oruç bizi tutar Oysa biz, orucu tuttuğumuzu sanırız Bir yere kadar doğrudur Zira orucu gerçekten tutanları oruç da tutar Dik tutar, diri tutar, kendinde ve agâh tutar
Ve işte tam bu nedenle: Oruç tutmak kendini tutmaktır “Ramazanınız mübarek olsun” demeyeceğim O zaten öyledir Ramazan bizi mübarek kılsın
ALINTIDIR
11 Ağustos 2010 Çarşamba
IFTAR DUASI

İftar Duası Arapçası “Allâhumme leke sumtu ve bike âmentu ve aleyke tevekkeltu ve alâ rızkıke eftartu veli savmi ğadin neveytu fağfir limâ kaddemtu vemâ ahhertu.”
İftar Duası Türkçesi “Allah’ım! Senin için oruç tuttum, sana inandım, sana dayandım, Senin verdiğin rızıkla orucumu açtım. Yarının orucuna da niyet ettim, benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla.”
İftar vaktinde şu duayı okumak sünnettir:
İftar ve Sahur Duası "Allahümme leke sumtü, ve bike âmentü, ve aleyke tevekkeltü, ve alâ rızkıke eftartü, ve savmel'ğadi min şehri ramazane neveytü, fağfir lî ma kaddemtü ve mâ ahhartü" Anlamı: "Allahım, senin rızan için oruç tuttum, sana inandım, sana güvendim,senin rızkınla orucumu açtım Ramazan ayının yarınki orucuna da niyet ettim Artık benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla!"
Muaz ibni Zühre Radiyallâhu Anh anlatıyor:Bana ulaştı ki, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem iftar ettiği zaman şu duayı okurdu:“Allahümme leke sumtü ve alâ rızkıke eftartü”(Ey Allah’ım, Senin rızan için oruç tuttum ve Senin rızkınla orucumu açıyorum)(Ebû Dâvud, Savm: 22)
Mervan ibni Salim, ibni Ömer Radiyallâhu Anhümadan naklediyor: Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem orucunu açınca şöyle derdi: “Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, inşaallah Teâlâ sevap kesinleşti”Hadisin râvisi Rezin, duanın baş kısmına “Elhamdülillah” kelimesini ilave etti (Ebu Dâvud, Savm: 22)
Abdullah ibni Ömer Radiyallâhu Anhümâ de iftar vakti şöyle dua ederdi:“Allah’ım, bütün kâinatı kaplayan rahmetinin hakkı için beni affet, günahlarımı bağışla”
İftar Duası Türkçesi “Allah’ım! Senin için oruç tuttum, sana inandım, sana dayandım, Senin verdiğin rızıkla orucumu açtım. Yarının orucuna da niyet ettim, benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla.”
İftar vaktinde şu duayı okumak sünnettir:
İftar ve Sahur Duası "Allahümme leke sumtü, ve bike âmentü, ve aleyke tevekkeltü, ve alâ rızkıke eftartü, ve savmel'ğadi min şehri ramazane neveytü, fağfir lî ma kaddemtü ve mâ ahhartü" Anlamı: "Allahım, senin rızan için oruç tuttum, sana inandım, sana güvendim,senin rızkınla orucumu açtım Ramazan ayının yarınki orucuna da niyet ettim Artık benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla!"
Muaz ibni Zühre Radiyallâhu Anh anlatıyor:Bana ulaştı ki, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem iftar ettiği zaman şu duayı okurdu:“Allahümme leke sumtü ve alâ rızkıke eftartü”(Ey Allah’ım, Senin rızan için oruç tuttum ve Senin rızkınla orucumu açıyorum)(Ebû Dâvud, Savm: 22)
Mervan ibni Salim, ibni Ömer Radiyallâhu Anhümadan naklediyor: Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem orucunu açınca şöyle derdi: “Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, inşaallah Teâlâ sevap kesinleşti”Hadisin râvisi Rezin, duanın baş kısmına “Elhamdülillah” kelimesini ilave etti (Ebu Dâvud, Savm: 22)
Abdullah ibni Ömer Radiyallâhu Anhümâ de iftar vakti şöyle dua ederdi:“Allah’ım, bütün kâinatı kaplayan rahmetinin hakkı için beni affet, günahlarımı bağışla”
SAHUR VE IFTEARIN FAZILETLERI

Sahurda kalkıp yemek müstehabdır Peygamberimiz: “Sahurda yemek yeyiniz, çünkü sahur da bereket vardır”40 buyurmuştur
Sahur yemeği, oruca dayanma gücü verir Duaların kabul edildiği vakitlerden biri de sahur zamanıdır
Oruçlu sahura kalktığı zaman, dilekleri için dua etmeli ve Allah’tan günahlarının bağışlanmasını istemelidir
sahur ve iftarın fazileti
Oruçlulara iftar yemeği vermek hayırlı bir davranış olduğu gibi bu sofralarda misafir ağırlamak unutulmaması gereken geleneklerimizdendir dePeygamberimiz buyuruyor ki:“Bir oruçluya iftar veren kimseye, o oruçlunun sevabı kadar sevap verilir Ancak o oruçlunun sevabından da bir şey eksilmez” 41Oruç ibadetini tamamlayıp iftar vaktine yetişen kimse, bundan büyük bir mutluluk ve sevinç duyar O, tuttuğu orucun mükafatını almak üzere, kıyamet gününde Allah’ın huzuruna vardığı zaman en büyük sevinci tadacaktır
Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Oruçlunun iki sevinci vardır: Biri iftar ettiği vakit, diğeri de Allah’a kavuştuğu zamandır” 42İftar vakti yapılan dualar kabul edilir Peygamberimiz (sas) bu konuda şöyle buyurmuştur: “üç kimsenin duası geri çevrilmez, kabul edilir:
1- Oruçlunun iftar vaktindeki duası,
2- Adaletli hükümdarın duası,
3- Mazlumun duası”43
Sahur yemeği, oruca dayanma gücü verir Duaların kabul edildiği vakitlerden biri de sahur zamanıdır
Oruçlu sahura kalktığı zaman, dilekleri için dua etmeli ve Allah’tan günahlarının bağışlanmasını istemelidir
sahur ve iftarın fazileti
Oruçlulara iftar yemeği vermek hayırlı bir davranış olduğu gibi bu sofralarda misafir ağırlamak unutulmaması gereken geleneklerimizdendir dePeygamberimiz buyuruyor ki:“Bir oruçluya iftar veren kimseye, o oruçlunun sevabı kadar sevap verilir Ancak o oruçlunun sevabından da bir şey eksilmez” 41Oruç ibadetini tamamlayıp iftar vaktine yetişen kimse, bundan büyük bir mutluluk ve sevinç duyar O, tuttuğu orucun mükafatını almak üzere, kıyamet gününde Allah’ın huzuruna vardığı zaman en büyük sevinci tadacaktır
Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Oruçlunun iki sevinci vardır: Biri iftar ettiği vakit, diğeri de Allah’a kavuştuğu zamandır” 42İftar vakti yapılan dualar kabul edilir Peygamberimiz (sas) bu konuda şöyle buyurmuştur: “üç kimsenin duası geri çevrilmez, kabul edilir:
1- Oruçlunun iftar vaktindeki duası,
2- Adaletli hükümdarın duası,
3- Mazlumun duası”43
RAMAZAN AYI RAHMET ve MAĞRİFET AYIDIR

Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de ve Rasûlullah (sas) Efendimizin dilinde övülen Ramazan ayı; İlâhî rahmet ve mağfiretin zirveye ulaştığı ve oluk oluk aktığı bir aydır Kalbimizi ve bütün organlarımızı kötülüklerden kurtarmak ve ibadetlerle Cenab-ı Allah'ın sonsuz rahmet ve mağfiretine erişmek için, bu ay kaçınılmaz bir fırsattır
Hz Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyurmuşlardır: "Kim, Ramazanın faziletine inanarak ve mükâfatını Allah'tan, umarak oruç tutarsa, geçmiş günahları affedilir" Ramazan ayı RAHMET ve MAĞRİFET ayıdır "Ramazan'ın ilk gecesi gelince şeytan ve cinlerin azgınları bağlanır Cehennem kapıları kapanır ve hiçbiri açılmaz Cennet kapıları açılır ve hiçbiri de kapanmaz
Bir münâdi şöyle haykırır: -Ey hayrı isteyen! Kollarını sıva -Ey şerri isteyen! Vazgeç ondan (Bu ayda) Allah'ın ateşten azad ettikleri vardır Bu da her gece olur" "Benim ümmetime ramazan ayında beş şey verildi ki, benden önceki Peygamberlere bunlar verilmedi:
Birincisi; Ramazanın ilk gecesi oldu mu, Allah Teâlâ ümmetime rahmetiyle nazar eder ve Allah kime de nazar etmişse, ona ebedî azab etmez
İkincisi; akşama doğru, onların ağzında meydana gelen koku, Allah indinde misk kokusundan daha güzeldir
Üçüncüsü; melekler, onlar için gece ve gündüz istiğfar ederler
Dördüncüsü; Allah Teâlâ, Cennetine emir buyurur: "Hazırlan ve zinetlen ki, kullarımın dünya sıkıntılarından (kurtulup) benim yurduma ve lütfuma gelip rahata kavuşmaları yaklaştı"
Beşincisi; ramazanın son gecesi olduğunda, onların hepsini birden mağfiret eder" Ramazan ayına kavuşup da, o ayı Allah'ın razı olacağı şekilde geçirenleri Rabbimiz af ve mağfiret edecektir
O halde; evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu da cehennem ateşinden kurtuluşa vesile olan Ramazan ayını en iyi bir şekilde değerlendirmeye çalışmalıyız
Hz Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyurmuşlardır: "Kim, Ramazanın faziletine inanarak ve mükâfatını Allah'tan, umarak oruç tutarsa, geçmiş günahları affedilir" Ramazan ayı RAHMET ve MAĞRİFET ayıdır "Ramazan'ın ilk gecesi gelince şeytan ve cinlerin azgınları bağlanır Cehennem kapıları kapanır ve hiçbiri açılmaz Cennet kapıları açılır ve hiçbiri de kapanmaz
Bir münâdi şöyle haykırır: -Ey hayrı isteyen! Kollarını sıva -Ey şerri isteyen! Vazgeç ondan (Bu ayda) Allah'ın ateşten azad ettikleri vardır Bu da her gece olur" "Benim ümmetime ramazan ayında beş şey verildi ki, benden önceki Peygamberlere bunlar verilmedi:
Birincisi; Ramazanın ilk gecesi oldu mu, Allah Teâlâ ümmetime rahmetiyle nazar eder ve Allah kime de nazar etmişse, ona ebedî azab etmez
İkincisi; akşama doğru, onların ağzında meydana gelen koku, Allah indinde misk kokusundan daha güzeldir
Üçüncüsü; melekler, onlar için gece ve gündüz istiğfar ederler
Dördüncüsü; Allah Teâlâ, Cennetine emir buyurur: "Hazırlan ve zinetlen ki, kullarımın dünya sıkıntılarından (kurtulup) benim yurduma ve lütfuma gelip rahata kavuşmaları yaklaştı"
Beşincisi; ramazanın son gecesi olduğunda, onların hepsini birden mağfiret eder" Ramazan ayına kavuşup da, o ayı Allah'ın razı olacağı şekilde geçirenleri Rabbimiz af ve mağfiret edecektir
O halde; evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu da cehennem ateşinden kurtuluşa vesile olan Ramazan ayını en iyi bir şekilde değerlendirmeye çalışmalıyız
RAMAZAN-I SERIF AYININ FAZILETLERI

Hicri ayların dokuzuncusu, üç ayların sonuncusu ve farz olan orucun tutulduğu ay. Ramazan yanmak demektir, çünkü bu ayda oruç tutan ve tövbe edenlerin günahları yanar, yok olur.
Ramazan ayı gelince, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır. (Hadis-i şerif-Buhari) Kim Ramazan-ı şerif ve Kurban bayramı gecelerini ihya ederse; kalblerin öldüğü gün, onun kalbi ölmez. (Hadis-i şerif-Kitab-ü Metcer-ür-Rabih) Kuranı Kerim ve hadisi Şeriflerde beyan olunduğuna göre Ramazanı şerif ayının fazileti sayılmayacak kadar çoktur.
İnanarak ve sevabını Allahtan ümit ederek bu ayda oruç tutanların geçmiş günahları bağışlanır.Bu ayda zikir meclislerinden bir mecliste bulunana attığı her adım için senenin tamamını ibadetle geçirmiş sevabı verilir.Yine bu ayda anne ve babasına iyilik edene cenabı hakk refet ve rahmetle nazar eder.Ramazanda bir müminin ihtiyacını giderenin Hz.Allah binlerce hacetini giderir..
Bunun için attığı her adımızda yetmiş hasene yazılır, yetmiş hatası bağışlanır.Ramazanı şerif, Kuranı kerimin inzal edildiği bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesinin içinde bulunduran mübarek bir aydır.Bu ayda eda edilen nafilelere farz sevabı verilir.Farzlara ise yetmiş farz sevabı verilir.Bu ayda müminlerin rızıkları çoğaltılır.
Bu ayda bir mümine iftar ettiren, bir köle azat etmiş gibi sevap kazanır.Bütün ramazan gecelerinde melekler onun için istiğfar ederler.Bu ayda cenabı hakk müminlere orucu farz kılmıştır.Oruç tutan müminler için iki sevinç vardır.
Biri dünyada iftar anında ,diğeri de ahirette rabbine kavuştuğu zamandadır.Oruç tutanların sevabını bizzat rabbimizin vereceği müjdelenmiştir.Bu aya ramazan ismi verilmesi bu ayda günahlar mahvedildiği içindir.
Ramazan kelimesini meydana getiren harflerde ayrı ayrı manalara delalet ederler.(ra) rızayı ilahiyyeye (mim) mağfirete (dad) daman yani ilahi garantiye (elif) ülfete (nun) nailiyete delalet eder.Bu mübarek ay kuranın inzal olduğu ay olması hasebiyle Kuranı Kerimi çok okumaya gayret etmeli,ibadet ve taati çoğaltmalıdır.
İnsanların maddi manevi ihtiyacları için hayru hasenat yapmaya gayret etmelidir.Mümin, Ruhunu Teslim Ederken!!! *Kuran-ı Kerimde bazı manalar sarih yani açıktır, ayet-i kerimenin ibaresiyle anlaşılır. Bazı manaların anlaşılması ise işaret, delalet, iktiza v.s. usullere müracaatla mümkün olur. Mesela mecburi olan hükümler sarih iken, ihtiyari olan hususlar ekseriyetle diğer usullerle anlaşılmaktadır.
Ve bu manaları anlamak, ilk bakışta hemen mümkün olmayabilir. Nitekim bir ayet-i kerimede, Yaş ve kuru hiçbir şey müstesna olmamak üzere hepsi apaçık bir kitaptadır (S. Enam, 59) buyurulmaktadır. Ancak kimi açıkça, kimi de ima ve işaretle mevcuttur.
*İşte bu ayet-i celileyi okuyan bir zat, kendi kendine;
*Biliyor ve inanıyoruz ki; bir mümin, ruhunu teslim ederken, cennetin güzellikleri onun karşısına getirilir, onları seyrederken ruhunu teslim eder; ruhunun çıkışından haberi bile olmaz... Madem ki Kuranda her şey mevcuttur, acaba bu hakikate de Kuranda işaret var mıdır? der ve bu niyetle Kuran-ı Kerimi dikkatle baştan sona okumaya başlar...
Her ayetin manası üzerinde durur; ancak, baştan sona okuyup bitirdiği halde, buna işaret eden bir ayete rastlayamaz. Bu defa hayretle düşünmeye başlar:
*Yaş ve kuru her ne varsa, bu Kitapta mevcuttu. Ama, müminin ruhunun kolayca çıkacağına dair bir mana mevcut değil, bu nasıl olur? sualine cevap bulamayınca, iki cihan serveri, Fahr-i Alem (s.a.v.) Efendimizin mübarek ruhaniyetlerinden istimdat eder;
*Ya Resulellah, ben bu hususta tereddütte kaldım. Sen lutfeyle, bir işarette bulun diye yalvararak istihareye yatar. İstiharede her şey istediği şekilde tecelli eder. Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz, rüyada kendisine şöyle beyan buyururlar:
*Kuranda her mana vardır. Ancak, herkesin göreceği kadar açık ve sarih değildir. O manaları anlayabilmek için, liyakat sahibi olmak lazımdır. Onlara muhatap olabilecek bir halde yaşamak gerek.
İstersen Sure-i Yusufu oku, otuz birinci ayetin manası üzernde biraz düşün!Bunun üzerine Sure-i Yusufu tam bir ihlas ve tefekkürle okumaya başlar...
Otuz birinci ayet-i kerimeye gelince iyice tefekküre dalar...
Ayet-i celile mealen şöyledir: Vakta ki (Zeliha), onların (şehirdeki kadınların) gizliden gizliye yaptıkları dedi-koduları işitti, kendilerine (davetçi) gönderdi. Bir yandan da onlar için (rahatça) yaslanacak bir yer (yastıklar ve bir de kesilip yenilecek bir meyve sofrası) hazırladı. Onlardan her birine birer bıçak verdi. (Kadınlar meyveleri soyarken o, Yusuf aleyhisselama),
*** Çık karşılarına, dedi. Kadınlar onu görünce, (güzelliği karşısında o kadar şaşırdılar ki), kendisini büyük bir varlık olarak tanıdılar, (gözlerinde büyüttüler. Hayranlık ve şaşkınlıklarından, meyveleri değil de) ellerini kestiler; (fakat, acı hissetmedikleri için, haberleri bile olmadı).
Ve dediler ki: Allahı tenzih ederiz, bu asla bir beşer değildir; bu ancak, çok şerefli bir melektir. Bu mana karşısında tevbe ve istiğfar eden zat şöyle yalvarır: Ya Rabb, beni affeyle. Benim görmeyişim o mananın yokluğuna delil olamazmış demek ki. İşte müminin, cennetteki makamını gördüğü anda duyduğu zevk ve hayret sırasında ruhunun ne kadar kolayca çıkacağına bu ayet-i celile işaret etmektedir.
Ama bunu ben önceden idrak edememiştim de, işaret yok sanmıştım. Sen beni affeyle ya Rabbi.Müfessirler diyorlar ki: Dünyada cennetlik amel işleyen, yani tam bir İslami hayat yaşayarak cennete girmeye layık hale gelen mümin, vefat ederken, varacağı cennetin güzelliğini görmeye başlar. Bütün bu hayranlık içinde orayı seyrederken ruhu da uçar gider, haberi bile olmaz...
**************Anlaşılan bütün mesele; son nefesimiz dahil, cennete girmeye ve Cemal-i İlahiyi görmeye layık bir hayat içinde olma meselesi... Demek ki Kuranda her şey vardır. Ama herkes hepsini göremez. Ne kadarını görmeye layık bir iman, ilim, amel, ihlas, vera ve takva sahibi ise, o kadarını görebilir. Velhasıl mesele, liyakat kesbetme meselesidir.
RAMAZAN-I SERIF

Ey iman etmiş kullar! Oruç sizden evvelkilere yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır Ta ki sakınabilesinizr1;Ramazanı Şerif "Ey iman etmiş kullar! Oruç sizden evvelki (ümmet)lere yazıldığı (farz kılındığı) gibi sizin üzerinize de yazılmıştır Ta ki sakınabilesiniz (nefsinizi haramlardan koruyup, müttakilerden olasınız)"
(1)Kazi Beyzavi'nin buyurduğuna göre, müslümanlar üzerine orucun farz oluşu bu ayetle sabit olduğu gibi, Adem Aleyhisselam'dan beri bütün peygamberler ve ümmetler üzerine orucun farz kılındığı ve bütün şeriâtle de tayin edilmiş eski bir ibadet olduğu meydana çıkmıştır Fakat bilâhare Yahudi ve Hristiyanlar, mükellef oldukları oruçların, günlerini, sayılarını ve şartlarını değiştirmişler, perhiz vesair isimlerle uydurma törenler ortaya koymuşlardırAllah Celle Celâlûhu bu ümmet üzerine orucun farz edilişini kuvvetlendirmek, iman ehlini oruca teşvik etmek ve nefislerini rahatlatmak için, orucun geçmiş ümmetlere de farz kılındığını beyan etmiştirÇünkü oruç, insanların nefislerine zor ve ağır gelen bir ibadettir Zor olan bir şeyin ise, herkes tarafından yapılması kalpleri rahatlandırır, zorluğu giderir
Sıyam=Oruç:Lügatta nefsi; meylettiği, arzu ettiği şeylerden imsak etmek, yani o şeyleri yapmaktan kendini tutmaktır
Şer'an ise:Mükellef (akıllı, bulûğa ermiş vb şartlar kendinde mevcut olan) bir insanın ikinci fecirden (imsak vaktinden) güneşin batmasına kadar yemekten, içmekten ve cinsi münasebetten oruç niyetiyle uzak durmasıdırİşte bu, Avam orucudur Haramlardan sakınılmadan tutulan bu oruç, sıradan insanların orucudur ki, nasipleri sadece açlıktır"Nice oruç tutanlar vardır ki (haramdan sakınmadıkları için) oruçlarından nasipleri sadece açlıktır"
(2)Oruçlarımıza dikkât edelim Bilhassa dedikodu, gıybet ve yalan söylememeye!İmamı Mücahid buyurdu ki: "İki huy vardır ki onlardan sakınanın orucu kurtulur, bunlarda gıybet ve yalandır"Ebu Hüreyre Radîyâllahû Anh buyurdu ki:"Gıybet orucu yırtar, istiğfar ise onu yamalar İçinizden her kim yarın ahirette orucunu yamalanmış olarak getirmeye güçlü ise, bunu mutlaka yapsın"
(3)Yine Ebu Hüreyre Radîyâllahû Anh'dan rivayet edilen bir başka hadisi şerifte:"Her kim yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına Allah Celle Celâlûhu'nun ihtiyacı yoktur"
(4) buyurulmuşturHavas (Hususi kullar)'ın orucu ise, bütün haramlardan vazgeçmektir Sadece midene ve tenasül uzvuna değil bütün organlarına oruç tutturmaktırGöz, kulak, dil, el, ayak hepsini haramdan uzak tutmaktır
Ehassûl Havas (en hususi kullar)'ın orucu da Mevlâ Celle Celâlûhu'dan başka herşeyden vazgeçmektir Yani tüm organların dışında, kalbine de oruç tutturuyor Mevlâ Celle Celâlûhu'dan başkasını koymuyor oraya, masivaya yer yokAllahû Tealâ bizlere; hususi, özel kullarının, dostlarının orucunu nasip eylesin Amin!
Oruç Hicret'ten bir buçuk sene sonra, Şaban ayının 10 gününde Ramazan'ın farziyeti Peygamberimiz Sâllâlahû Aleyhi Vesellem'e beyan olunmuştur
Orucun meşruiyetindeki hikmet, nefsi haramlardan korumak olduğuna işaret etmek için Cenabı Hak ayetin sonunda buyurmuştur ki:"Oruç sizin (haramlardan sakınmanız) için farz kılınmıştır"Zira oruç insanın şehavani gücünü kırdığı gibi heva ve hevesini de kökünden sökmekte ve uzuvların bütün arzularını azaltmaktadır
Vücutta bir organ vardır ki, o aç olunca tüm organlar tok olur O tok olunca tüm organlar aç olurO organ midedir Aç oldu mu organlar, hele iftara doğru iyice acıkmışsın, gözünde harama bakacak fer, dizinde sağda solda gezecek kuvvet yok
Lâkin iftardan sonra mide doydu mu, organlar acıkır, gözler açılır fıldır fıldır Tükürük bezleri çalışır, dil konuşur, şunun bunun hakkında dır dır ederVelhasıl oruç, nefisleri gemler, fakirin, yoksulun, açın derdini anlatır
Özellikle Çeçenistan'da mücadele veren, rahat yemek yiyemeyen müslüman kardeşlerimizin derdini bir nebze olsun hissettirirOnlara dua edelim iftar saatlerindeİbni Amr Radîyâllahû Anh'dan rivayet edilen bir hadisi şerifte:"Oruçlunun iftar vakti mutlaka kabul olunmuş bir duası vardır"
(5) buyurulmuşturÖyle bir aydayız ki, orucuyla, teravihleriyle, mukabeleleriyle bütün hayırları ve bereketleri kendinde toplamıştır"Ramazan ayı, öyle bir aydır ki, Kur'an onda indirildi"
(6)"Ramazan ayı girdiğinde, Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar o ayda zincire vurulur"
(7)İmamı Rabbani Kuddise Sirrûhu Mektubat'ında şöyle buyuruyor:"Bilinmelidir ki, Ramazanı Şerif ayı çok büyük bir aydır Bu ayda namaz, zikir, sadaka gibi, yapılan her nafile ibadet Ramazan ayı dışında bir farzı edaya denktir Bu ayda bir farzı eda eden ise, diğer aylarda yetmiş farz eda etmiş gibidir"Efendimiz Aleyhisselam buyurmuştur ki:"Kim bu ayda bir oruçluyu iftar ettirirse, günahları affolunur Boynu Cehennemden azad olur ve iftar ettirdiği kişinin ecrinden bir şey eksilmeden, bir misli de iftar ettiren alır"
(8)Bu arada Sahabei Kiram şöyle dedi:'Ya Rasulûllah! Bizden hemen herkesin oruçluya iftar ziyafeti vermeye gücü yetmez ki"Peygamberimiz Sâllâllahû Aleyhi Vesellem buyurdu ki:"Oruçluya bir hurma veren de bu sevabı alır Oruçluya bir bardak su veren, bir tas süt ikram eden de bu sevabı alır"Bu ayda işçisinin işini hafifleteni Allah Celle Celâlûhu affederve Cehennemden azad eder Ramazan ayı girdiğinde Efendimiz Aleyhisselâm bütün esirleri salar ve isteyene izin verirdi
Bu ayda hayırlara muvaffak olan kişiye, o senenin tamamında Allah Celle Celâlûhu'nun muvaffak kılması refik olur Bu ay kalp huzuru olmadan geçerse bütün sene dağınıklık üzere geçerYani bu ay nasıl geçerse, bütün sene öyle geçer
O hâlde bu ayı ganimet bilerek kendimize çeki düzen verelim, ibadet ve taâtimize dikkât edelim Tevbe istiğfarla kendimizi mutlaka affettirelim Bu ay da affolunmayan daha ne zaman affolunacak?Kul tevbe kapıları kapanmadan Allah Celle Celâlûhu'ya tevbe etmelidir Mevlâ'ya dönüş zamanı geçip gitmeden,
O'na dönmelidirYine Ramazanı Şerifin faziletine dair, Ebu Hûreyre Radîyâllahû Anh'dan rivayet edildiğine göre Resulûllah Sâllâllahû Aleyhi Vesellem buyurdu ki:"Ümmetime Ramazan'ı Şerif ayında beş haslet verilmiştir ki, onlar kendilerinden evvel hiç bir ümmete verilmemiştir
Oruçlunun ağız kokusu Allah Celle Celâlûhu indinde misk kokusundan daha hoştur İftar edilinceye kadar melekler, onlar için istiğfar eder Allah Celle Celâlûhu hergün Cennetini süsler, sonra (ona hitaben) "yakında salih kullarım kendilerinden sıkıntı ve eziyetleri atıp sana varacaklar" buyurur O ayda azgın şeytanlar zincire vurulur Binaenaleyh başka ayda yaptıklarına o ayda ulaşamazlar Ramazanı Şerifin son gecesinde (oruç tutan kullar) affolunurlar O zaman:'Ya Resulûllah! O gece Kadir Gecesi'midir?" diye sorulunca;"Hayır!Lâkin çalışan kişiye ücreti, işini bitirdiği zaman verilir" buyurdu
(9)Mevlâ Celle Celâlûhu bizleri böyle bir aydaki hayır ve bereketlere muvaffak kılarak en büyük bir nasiple en yüksek ücretle (mükâfatla) merzuk eylesin
AMİN
(1)Kazi Beyzavi'nin buyurduğuna göre, müslümanlar üzerine orucun farz oluşu bu ayetle sabit olduğu gibi, Adem Aleyhisselam'dan beri bütün peygamberler ve ümmetler üzerine orucun farz kılındığı ve bütün şeriâtle de tayin edilmiş eski bir ibadet olduğu meydana çıkmıştır Fakat bilâhare Yahudi ve Hristiyanlar, mükellef oldukları oruçların, günlerini, sayılarını ve şartlarını değiştirmişler, perhiz vesair isimlerle uydurma törenler ortaya koymuşlardırAllah Celle Celâlûhu bu ümmet üzerine orucun farz edilişini kuvvetlendirmek, iman ehlini oruca teşvik etmek ve nefislerini rahatlatmak için, orucun geçmiş ümmetlere de farz kılındığını beyan etmiştirÇünkü oruç, insanların nefislerine zor ve ağır gelen bir ibadettir Zor olan bir şeyin ise, herkes tarafından yapılması kalpleri rahatlandırır, zorluğu giderir
Sıyam=Oruç:Lügatta nefsi; meylettiği, arzu ettiği şeylerden imsak etmek, yani o şeyleri yapmaktan kendini tutmaktır
Şer'an ise:Mükellef (akıllı, bulûğa ermiş vb şartlar kendinde mevcut olan) bir insanın ikinci fecirden (imsak vaktinden) güneşin batmasına kadar yemekten, içmekten ve cinsi münasebetten oruç niyetiyle uzak durmasıdırİşte bu, Avam orucudur Haramlardan sakınılmadan tutulan bu oruç, sıradan insanların orucudur ki, nasipleri sadece açlıktır"Nice oruç tutanlar vardır ki (haramdan sakınmadıkları için) oruçlarından nasipleri sadece açlıktır"
(2)Oruçlarımıza dikkât edelim Bilhassa dedikodu, gıybet ve yalan söylememeye!İmamı Mücahid buyurdu ki: "İki huy vardır ki onlardan sakınanın orucu kurtulur, bunlarda gıybet ve yalandır"Ebu Hüreyre Radîyâllahû Anh buyurdu ki:"Gıybet orucu yırtar, istiğfar ise onu yamalar İçinizden her kim yarın ahirette orucunu yamalanmış olarak getirmeye güçlü ise, bunu mutlaka yapsın"
(3)Yine Ebu Hüreyre Radîyâllahû Anh'dan rivayet edilen bir başka hadisi şerifte:"Her kim yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına Allah Celle Celâlûhu'nun ihtiyacı yoktur"
(4) buyurulmuşturHavas (Hususi kullar)'ın orucu ise, bütün haramlardan vazgeçmektir Sadece midene ve tenasül uzvuna değil bütün organlarına oruç tutturmaktırGöz, kulak, dil, el, ayak hepsini haramdan uzak tutmaktır
Ehassûl Havas (en hususi kullar)'ın orucu da Mevlâ Celle Celâlûhu'dan başka herşeyden vazgeçmektir Yani tüm organların dışında, kalbine de oruç tutturuyor Mevlâ Celle Celâlûhu'dan başkasını koymuyor oraya, masivaya yer yokAllahû Tealâ bizlere; hususi, özel kullarının, dostlarının orucunu nasip eylesin Amin!
Oruç Hicret'ten bir buçuk sene sonra, Şaban ayının 10 gününde Ramazan'ın farziyeti Peygamberimiz Sâllâlahû Aleyhi Vesellem'e beyan olunmuştur
Orucun meşruiyetindeki hikmet, nefsi haramlardan korumak olduğuna işaret etmek için Cenabı Hak ayetin sonunda buyurmuştur ki:"Oruç sizin (haramlardan sakınmanız) için farz kılınmıştır"Zira oruç insanın şehavani gücünü kırdığı gibi heva ve hevesini de kökünden sökmekte ve uzuvların bütün arzularını azaltmaktadır
Vücutta bir organ vardır ki, o aç olunca tüm organlar tok olur O tok olunca tüm organlar aç olurO organ midedir Aç oldu mu organlar, hele iftara doğru iyice acıkmışsın, gözünde harama bakacak fer, dizinde sağda solda gezecek kuvvet yok
Lâkin iftardan sonra mide doydu mu, organlar acıkır, gözler açılır fıldır fıldır Tükürük bezleri çalışır, dil konuşur, şunun bunun hakkında dır dır ederVelhasıl oruç, nefisleri gemler, fakirin, yoksulun, açın derdini anlatır
Özellikle Çeçenistan'da mücadele veren, rahat yemek yiyemeyen müslüman kardeşlerimizin derdini bir nebze olsun hissettirirOnlara dua edelim iftar saatlerindeİbni Amr Radîyâllahû Anh'dan rivayet edilen bir hadisi şerifte:"Oruçlunun iftar vakti mutlaka kabul olunmuş bir duası vardır"
(5) buyurulmuşturÖyle bir aydayız ki, orucuyla, teravihleriyle, mukabeleleriyle bütün hayırları ve bereketleri kendinde toplamıştır"Ramazan ayı, öyle bir aydır ki, Kur'an onda indirildi"
(6)"Ramazan ayı girdiğinde, Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar o ayda zincire vurulur"
(7)İmamı Rabbani Kuddise Sirrûhu Mektubat'ında şöyle buyuruyor:"Bilinmelidir ki, Ramazanı Şerif ayı çok büyük bir aydır Bu ayda namaz, zikir, sadaka gibi, yapılan her nafile ibadet Ramazan ayı dışında bir farzı edaya denktir Bu ayda bir farzı eda eden ise, diğer aylarda yetmiş farz eda etmiş gibidir"Efendimiz Aleyhisselam buyurmuştur ki:"Kim bu ayda bir oruçluyu iftar ettirirse, günahları affolunur Boynu Cehennemden azad olur ve iftar ettirdiği kişinin ecrinden bir şey eksilmeden, bir misli de iftar ettiren alır"
(8)Bu arada Sahabei Kiram şöyle dedi:'Ya Rasulûllah! Bizden hemen herkesin oruçluya iftar ziyafeti vermeye gücü yetmez ki"Peygamberimiz Sâllâllahû Aleyhi Vesellem buyurdu ki:"Oruçluya bir hurma veren de bu sevabı alır Oruçluya bir bardak su veren, bir tas süt ikram eden de bu sevabı alır"Bu ayda işçisinin işini hafifleteni Allah Celle Celâlûhu affederve Cehennemden azad eder Ramazan ayı girdiğinde Efendimiz Aleyhisselâm bütün esirleri salar ve isteyene izin verirdi
Bu ayda hayırlara muvaffak olan kişiye, o senenin tamamında Allah Celle Celâlûhu'nun muvaffak kılması refik olur Bu ay kalp huzuru olmadan geçerse bütün sene dağınıklık üzere geçerYani bu ay nasıl geçerse, bütün sene öyle geçer
O hâlde bu ayı ganimet bilerek kendimize çeki düzen verelim, ibadet ve taâtimize dikkât edelim Tevbe istiğfarla kendimizi mutlaka affettirelim Bu ay da affolunmayan daha ne zaman affolunacak?Kul tevbe kapıları kapanmadan Allah Celle Celâlûhu'ya tevbe etmelidir Mevlâ'ya dönüş zamanı geçip gitmeden,
O'na dönmelidirYine Ramazanı Şerifin faziletine dair, Ebu Hûreyre Radîyâllahû Anh'dan rivayet edildiğine göre Resulûllah Sâllâllahû Aleyhi Vesellem buyurdu ki:"Ümmetime Ramazan'ı Şerif ayında beş haslet verilmiştir ki, onlar kendilerinden evvel hiç bir ümmete verilmemiştir
Oruçlunun ağız kokusu Allah Celle Celâlûhu indinde misk kokusundan daha hoştur İftar edilinceye kadar melekler, onlar için istiğfar eder Allah Celle Celâlûhu hergün Cennetini süsler, sonra (ona hitaben) "yakında salih kullarım kendilerinden sıkıntı ve eziyetleri atıp sana varacaklar" buyurur O ayda azgın şeytanlar zincire vurulur Binaenaleyh başka ayda yaptıklarına o ayda ulaşamazlar Ramazanı Şerifin son gecesinde (oruç tutan kullar) affolunurlar O zaman:'Ya Resulûllah! O gece Kadir Gecesi'midir?" diye sorulunca;"Hayır!Lâkin çalışan kişiye ücreti, işini bitirdiği zaman verilir" buyurdu
(9)Mevlâ Celle Celâlûhu bizleri böyle bir aydaki hayır ve bereketlere muvaffak kılarak en büyük bir nasiple en yüksek ücretle (mükâfatla) merzuk eylesin
AMİN
5 Ağustos 2010 Perşembe
ZİKİR

* 1-) Estağfirullah el azim ya malikel mülkil kadim salli ve sellim ala seyyidina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Bi adedi ilmike ve bi adedi ma’lümatike (100)
Anlamı ********* * Ey mülkün yegane sahibi Yüce Rabbim! Bütün günah ve kusurlarım için senden mağfiret diliyorum. Efendimize, al ve ashabına senin ilmin ve malumatın adedince salat ve selam olsun.
2-)Sübhanallahi velhamdülillahi ve lailahe illallahü vallahü ekber (100)
Anlamı *********
Allah’ı tesbih ederim, Allah’a hamd ederim, Ondan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür. 3-) Lailahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala külli şeyin kadir (100)
Anlamı *********
Allah’tan baksa ilah yoktur, tektir, şeriki yoktur, mülk onundur. Hamd O’na mahsustur, O’nun her şeye gücü yeter.
4-) Sübhanallahi ve bihamdihi sübhanallahil azim (100)
Anlamı ********* * Allah’ı hamd ile tesbih ederim, azamet sahibi Allah’i tesbih ederim.
5-) Rabbiğ fir verham ve ente hayrürrahimin. (100)
Anlamı ********* * Allahım mağfiret et, merhamet et, sen merhametlilerin en merhametlisin.
6-) La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin (33)
Anlamı ********* * Allah’ım senden başka ilah yoktur, seni tesbih ederim, ben zulm edenlerden olum.
7-) Ya Latif (129), Ya Şafi (391), Ya Vedud (21)
Anlamı ********* * Ey lütfu bol, ey şifa veren, ey seven ve sevdiren.
8-) La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim (100)
Anlamı ********* Ulviyet ve azamet sahibi Allah’tan baksa hiçbir güç ve kuvvet kaynağı yoktur.
9-) Allahümmerham ümmeti Muhammed (100)
Anlamı ********* Allahım Muhammed ümmetine merhamet et.
10-) Allahümme einni ala zikrike ve şükrike ve hüsni ibadetik (33)
Anlamı ********* Allahım seni zikretemede, sana şükretmede ve sana en iyi ibadeti yapmada bana yerdım et.
Anlamı ********* * Ey mülkün yegane sahibi Yüce Rabbim! Bütün günah ve kusurlarım için senden mağfiret diliyorum. Efendimize, al ve ashabına senin ilmin ve malumatın adedince salat ve selam olsun.
2-)Sübhanallahi velhamdülillahi ve lailahe illallahü vallahü ekber (100)
Anlamı *********
Allah’ı tesbih ederim, Allah’a hamd ederim, Ondan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür. 3-) Lailahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala külli şeyin kadir (100)
Anlamı *********
Allah’tan baksa ilah yoktur, tektir, şeriki yoktur, mülk onundur. Hamd O’na mahsustur, O’nun her şeye gücü yeter.
4-) Sübhanallahi ve bihamdihi sübhanallahil azim (100)
Anlamı ********* * Allah’ı hamd ile tesbih ederim, azamet sahibi Allah’i tesbih ederim.
5-) Rabbiğ fir verham ve ente hayrürrahimin. (100)
Anlamı ********* * Allahım mağfiret et, merhamet et, sen merhametlilerin en merhametlisin.
6-) La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin (33)
Anlamı ********* * Allah’ım senden başka ilah yoktur, seni tesbih ederim, ben zulm edenlerden olum.
7-) Ya Latif (129), Ya Şafi (391), Ya Vedud (21)
Anlamı ********* * Ey lütfu bol, ey şifa veren, ey seven ve sevdiren.
8-) La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim (100)
Anlamı ********* Ulviyet ve azamet sahibi Allah’tan baksa hiçbir güç ve kuvvet kaynağı yoktur.
9-) Allahümmerham ümmeti Muhammed (100)
Anlamı ********* Allahım Muhammed ümmetine merhamet et.
10-) Allahümme einni ala zikrike ve şükrike ve hüsni ibadetik (33)
Anlamı ********* Allahım seni zikretemede, sana şükretmede ve sana en iyi ibadeti yapmada bana yerdım et.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)